Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ÖLÜM VADİSİNDE KAYIKÇI I

Yokluk, korkularımızla yüzleşmeyi bize göstermiştir. Herkesin yürüdüğü yol sizi ölüm vadisine mi götürüyor? Bunda kaygı uyandıracak, sakınca doğuracak ne olabilir? "Lütfen önden buyurun, sizin arkanızdayım." Önden gidenler de bir diğerini takip ediyordur. Sonu yok oluşla bitecek yolculukta kimse yalnızlık çekmeyecektir. Biz, varlıktan önce yoklukla yoğrulmalıyız; çünkü yokluk bizim mayamızdır. "Çok" ve "az" gibi kavramlar, çocuğun öğrenmeye çalıştığı ilk kavramlardır. "Çok" dediğinizde, arkadaşlarınız tarafından ilgi gördüğünüzü öğrenmek uzun sürmeyecektir. "Yok" ise bizim bittiğimiz andır. Ama zamanla yokluk bizi içine çektikçe, yürüdüğümüz yol otobana dönüşür. Aslında, gerçek varlık bunun tam tersidir; yokluk içinde devinir. Varlık, ilgilendiğimiz alana göre iç dünyamıza anlam taşır. Yalnız, tek başına yürüdüğü yolda kendisiyle yüzleşenler, gerçek varlığı nerede bulacağını bilir.   Can Ezgin Telif Hakkı Saklıdır

ANLAM ARAYIŞI ve SANAT

Sanattan kopuş insanlığa sırtınızı dönmektir. Sanatın çıkar zümreleri tarafından propaganda aracı olarak kullanılması insanlığa yapılmış yapılacak en büyük alçaklıktır. Kavramsal sanat her şeyin ilk çıkışında olduğu gibi masumane ihtiyaçlardan doğmuştu. İlerleyen süreçte tamamıyla propaganda temeline oturtuldu. Sanatın insandan kopması insanlığın canavarlaşmasıyla ilgili olabilir. Yani dünya savaşlarıyla ortaya çıkan, yüzünü gösteren canavar, (Savaşlar) o zamana kadar kazanılmış insanlık erdemlerini topyekun katletti. Ve barbarlığı ön plana çıkardı bütün toplumlar kendi barbarlıklarıyla yüzleştiler. Modern dünya insanı kölelikten kurtardı kurtarmaya ama kendinden kurtaramadı. İnsanı şehirlere çekti sanayi toplumları kuruldu fakat özgür köleler ordusu yaratıldı. Şimdide işsiz köleler ordusu yaratılıyor. Kısaca doğada ruhumuzu besleyen yapılardan hızla uzaklaştırıldık. Modernizm toplumların ısısını düşürdü. Gerçeklik algımızı etkiledi. Artık toplum olmaktan uzaklaştık. Toplumsallaşamayan...

KARANLIK YERLERDEN GELENLER

Bir gün üreteceğiz karanlıklar diyarından gelen unutulmuş, tütsülenmiş insanlar gibi. Özgürlüğün meşalesini üreteceğiz. Gözünü budaktan sakınmayan halk ozanları gibi. Gömleklerimizin yakasını açacağız. Dünyayı özgürlük çağına çevireceğiz. Bir gün insanlar yüzlerindeki dikenli maskeleri çıkardıkları gibi düşüncelerini kendi sözleriyle kuracaklar. Gökyüzünde göğün yedinci katında oturan Zeus buyuran tahtından buyuramayacak. Konuşacak, karanlık diyarlardan gelenler, ellerinde meşaleleri. Can Ezgin Telif  Hakkı Saklıdır  

EVRENİN DİLİ

Şiir, evreni ve kendini yaratmanın en bilindik, en kullanışlı yolu...  İnsanlar kendilerini, kendilerinde o  yaratıla gelen kelimeler evreninde görmeye başladıklarında, evrenin dilinin şiir olduğunu hayretle karşılayacaklar. Şiir bizi anlattığı sürece kelimeler evreni bize aittir. Can Ezgin Telif  Hakkı Saklıdır  

SÖZ AÇMAYIN

Bana ruhani hükümdarlıklardan söz açmayın! Onlar aklımızın alamayacağı boyutlar da yaşarlar. Bizler kör kuyuların dipsiz dibinde yaşam mücadelesi içinde Babil'in asma bahçelerinde, Babil'in o muhteşem gecelerinde, üzüm taneleri gibi gökyüzüne serpilmiş yıldızları, geceyi aydınlatan kandili seyre dalmışken. Ruhani hükümdarlar o yıldızların ve kandilin tepesinden evrenin yegane sahibi gibi davranırlar. Bana ruhani hükümdarlardan söz etmeyin! Bu köhne, ama bir o kadar tatlı hayatta çektiğimiz çilelerin muhteşem gölgesinde ruhani hükümdarların varlıklarına sonsuz enerji tutarız... “Bizler uykusuz, yarı aç, yarı susuz bırakılır, sonsuz karanlığa kurban seçiliriz.” Can Ezgin Telif  Hakkı Saklıdır