Duygularımız volkan gibi kabarınca
bir gün açığa çıkacaktır. İmayla da olsa gün yüzünü görmek isteyecektir.
Düşünüyorsan yatağına sığmayan bir ırmak gibi taşarsın. Bir kelimeden ya da bir
cümle aralığından dışarıya çıkmak için can atarsın. Kendin olabilmek arzusuyla
dolup taşarsın. Belleğimizde silinmez izler bırakan hayal kırıklıkları
içimizdeki duygusal fırtınayı nereye kadar gizleye bilir? Nereye kadar yüzümüzü saklayabiliriz? Nede olsa
hepimiz güneşin çocukları değil miyiz? İzbe, karanlık yerler bizleri palazlandırır. Günü geldiğinde güneşin
bitip tükenmeyen cazibesine farkına varmadan ruhumuzu kaptırırız. Parıltılı
şeyler beklide sadece bundan dolayı olmasa bile bizleri etkiler ve işte o zaman
gizli duygularımız kendini açığa çıkarır. Gün dönümü her yerde cazibesini
korur. Biz inkara kalkışsak dahi bu durum böyle değil midir? Ve hayatın görünen
ve de görünmeyen çehresinde, bahçenizde gezintiye çıkmışken, pencerenizin
kenarındaki çiçeklere sevginizi verirken, kapımızın önünde miyavlayıp duran
kedinin mağrur bakışlarında, renk cümbüşüyle dalgalanan ipeksi kanatlarını özgürlüğe
açan kelebeğin kanatlarında sonun sonsuzluğunu yaşarız. Her şeyin görünmeyen
yanıysa sonsuzluk değil midir? Sonsuzluğun izlerini taşıyan duraklar vardır. Çoğumuzun yolu, özellikle özgür bireylerin yolu zaman zaman bu duraklardan
geçmiştir.
Can
Ezgin
Telif Hakkı Saklıdır
Yorumlar
Yorum Gönder