Ey şehirlere hükmeden tanrılar! Zincirleri bırakın ve sıradan bir insan olmayı göze alın. Biz insanlar da tanrı olma emelinden vazgeçelim. Çünkü aslında istediğimiz tek şey özgürlük. Sizleri başımızda buyuran ve bizi yarattığını iddia eden titanlar olarak görmek istemiyoruz. İzin verin, insanlar özgürlüğün tadına varsınlar; zincirlerimizden kurtulalım.
Ama korku dalgaları, şehirlerin her köşesine yayılıyor. Histerik bir ruh haliyle hükmeden tanrılar, korkuyu bir silah gibi kullanarak insanların zihinlerini zincirliyor. İşte korku melekleri kanatlarını açmış, masum ruhları karanlıkta boğmak için pusuya yatmış bekliyor. Ve sen, ruhunu bu korku dalgalarına teslim etmiş kişi... Camdan tahtında oturup saflığı mağduriyetle devşiren; hayatını bu kırılgan temeller üzerine kuran sen, göreceksin: Gerçekler her zaman karanlığın içinden doğar.
Korkuları canlandıran sensin. Kitlelerin karanlık korkularından beslenen şehirlerin gerçek sahibi. Ama gerçekte senin yaşamın da korkuların kıyısında duran, dalgasız ve ölü bir denizden ibaret.
Ego... Uğruna tapınaklar inşa ettiğin tanrının adı bu olmasın sakın? Bütün kararlarını şekillendiren, seni zincirleyen, ama aynı zamanda kendini yücelttiğin bu varlık, aslında sadece bir yanılsama olabilir mi? İnsanlık tarihini şekillendiren savaşların, yıkımların ve bencilliğin kökünde bu "ego putu" yatıyor.
Ego, seni sürekli daha yükseğe çıkmaya zorlar. Ama zirveye vardığında, altında uzanan uçurumu fark edersin. O uçurum, başkalarının acılarıyla, korkularıyla ve kayıplarıyla doludur. Oysa senin putun seni bu uçuruma bakmaktan alıkoyar; çünkü kendine hayranlığın, her şeyden daha büyüktür.
Korku dalgalarının ötesine geçmek, egonun duvarlarını aşmayı gerektirir. Ama bu duvarlar, senin kendi ellerinle ördüğün taşlardan yapılmıştır. Peki, bu duvarların arkasında gerçekten kim var? Belki de o duvarların ardında, tanrı zannettiğin sadece sen varsın: zayıflıklarıyla, korkularıyla ve arzularıyla bir insan.
Ego, insanın kendi zihninde putlar yaratmasına neden olan bir yanılsamadır; bu putlar, şehirleri korkuyla doldurur ve insanlığı, kendi elleriyle ördüğü zincirlere mahkûmu ettiğinde aynı zamanda sürgüne gönderir.
Can Ezgin
Telif Hakkı Saklıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder