Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

YÖNETİMİN GÜCÜ

                    Konu iktidar ve yönetim gücünü kimin elinde tutacağı ve bunun için verilen mücadeleler az olmuş çok olmuş kaynaklar ileride sonsuz olacakmış bu gibi ifadeler sadece iktidar çevrelerince teferruat. Demiş olduğunuz gibi kıt olan tek kaynak insan. Daha d oğrusu insanın köreltilmesi insanın sağlam insanlığı. Çünkü İktidarlar tabanda yer alan insanları kendi kimliklerine ne derece devşirirlerse en azından kullanıma yatkın insanları yetiştirecek olurlarsa iktidarlarını da o derece garantiye almış ve güvenliğini sağlamış olurlar. O nedenle bireyin iktidarı ve özgürlüğü insanlık adına çok önemli. Çünkü birey her şeyden önce doğayı tahripten kaçınacağı gibi ona sırtını da dönecek değildir. Bilindiği gibi evrende sonsuz derecede enerji kaynakları ve kullanım alanları adına temiz enerjiler var. Şimdiki toplumsal anlayışlarla bu kaynakları keşfederek dünyanın ve insanlığın faydasına...

DALGA DALGA YIKIM

                 Yönetimsel gücü elinde tutan sömürgeler o kıt kaynaklara el koyduğunda kıt kaynakları iktisadi açıdan işin doğası gereği kendi güçlerine güç katmak için kullanmayı amaçlarlar. Bu kıt kaynaklardan daha iyi yararlanmayı hedefleyen topluluklarsa sadece ür etime dayalı hedeflerle topluluklarını ayakta tutamayacaklarını er ya da geç anladıklarında. Ellerindeki o toplumsal değerleri de kaybettiklerini yani işgalci yapısıyla saldırgan olan  sömürgecilere bırakılan üretim araçlarını, ham maddelerini insan gücünü teslim ettiklerinde dolaylı olarak kime hizmet etiklerini anlamaya vakit bulamadan harmanda savrulan buğday taneleri gibi saplarından ayrıştırıldıktan sonra güçsüz düşürülerek değirmende un olmaya gönderilirler. Çünkü kapitalist politikalar her şeyi ayrıştırır. Her şeyin özüne kadar inmeyi hedefler. Bu yapılanlar doğal dengeye aykırıdır. Yani yıktıktan sonrada yaptığımız şeylere ü...

MEKANİK DÜNAYA

           Mekanik düşünceyi yadırgayacak değilim. Ama insanı nesne yerine koyan kapitalist sistemin insanın kendine yabancılaşmasına zemin yarattığını ve insanların önünde kronik sorunlara neden olduğu kanısındayım. Dolayısıyla her bir şeye üretim ve tüketim iliş kileri  kavramalarından yola çıkarak yaklaşımlar sunarsak ruhumuzu  dünyadaki  güzelliklerden dünyanın diğer işleyişlerinden uzaklaştırırız.. Ve mekanik düşüncenin tamda göbeğinde yer alırız. Yaşadıklarımıza yalnızca ekonomik açıdan bakamıyorum. Beni ilgilendiren toplumların ruhsal dengelerinin bir kıvılcımla bozulmaya nasıl bu derce elverişli olduğu. Bakın yıllar önce dedelerimiz ninelerimiz ne yer ne içerlerdi? Şimdi biz neler  yemekteyiz? Daha ne gibi yeni yeni alışkanlıklar edinmişiz? Nelerin kölesi olmuşuz? Ve nelerin etkisi altında kalıyoruz. Niçin kişiliğimizi yitirdik? Hangi çıkmaz sokakta kaldık? Dünyanın yarısı açken, bakımsız...

MAKYAJIN ALTINDAKİ

Kapitalizm, her ne kadar size bilgi edinmeniz adına burs veriyor olsa da, bu durum sadece şimdilik bizim gibi ülkelerde geçerliliğini korur. Gerçekten kapitalizmi temsil eden ülkelere bakarsak yani burs konusunu tekrar örnek olarak verecek olursak. İnsanlar çocuklarını iyi okullarda okutabilmek adına binlerce dolar para ödemek zorunda kalıyor. Bizim gibi ülkelerde bilgi sermaye olarak daha henüz benimsenmiş, kabul görmüş değil. Çünkü kapitalist ülkeler güncellenen yeni bilgilere ha dediğinizle ulaşamıyorlar. Onlarda o güncel bilgilere ulaşmak adına yatırım yapmak ve bedeller ödemek zorunda bırakılıyorlar. Yabancı bir çok üniversitelerde köşe bucak yeni yeni kürsüler açılıyorken bizde devlet üniversitelerinde felsefe bölümleri kapatılıyor. Aptallar ordusu yetiştirmek istiyorsanız sadece teori konuşan öğrenciler yetiştirin yeter. Peki uygulamalı pratik sahada risk almayı gerektiren bilimsel öğretiler için ne olacak? Yani minimum düzeyde riski içinde barındıran bilgiler için ben ne yapm...

SAVAŞ LORDLARI

Batı, doğunun  ne istediğine hiç kafa yordu mu? Biz batıyı anlamak adına göbeğimizi çatlattık. Birinci ve ikinci dünya savaşının çıkma sebebi batının bitmeyen arzularıdır. Onların gelişmişlik düzeyleri. toplumlar arasında makasın açılmasına sebep oldu.  İnsanlığın en temel sorunu burnumuzu her bi şeye sokuyor olmamız. Hiç bir şeyi kendi akışına bırakma eğiliminde olamadık. Sonrada batıyı suçluyoruz. Bugün için görünen köy kılavuz istemez. Batı kültürü sömürü ve çatışmalardan beslenen bir anlayışa sahiptir. Bilim ve bilimsel gelişmeler hatta dogmalar onlar için bir sömürü aracı olmuştur.. Bu anlamsız kültürlerini de bizlere gelip aşılamışlardır. Onlar hiç bir zaman doğuyu anlamak için kafa patlamadı. Sürekli gericilikle ve gerikalmışlıkla suçladı. doğuyu geri bırakan doğunun güç merakımıdır? Bu güç merakı bugünkü dünya uygarlıklarının temelini, mayasını meydana getiren sosyolojik bir gerçektir. Bu sosyolojik gerçekten hiç kimse batılılar dahi kaçamaz. Doğunun kusuru vardır suçu...

SÖZLERİN FOTOĞRAFI

Dünya küçülmedi sadece karelere bölündü...     Can Ezgin Telif Hakkı Saklıdır                                                                                 

FOTOĞRAFÇININ ZİRVESİ

Gezi ruhu sınırlarınızı aşmak arzusuyla başlayan ve gezip gördüğünüz yerlerde, yörelerde yaşamın akışındaki renkleri, ışık oyunlarını yakalamakla içinizde zirve yapar. Bu zirveye eriştiğinizde elinizde tuttuğunuz ya da omzunuzda taşıdığınız sizden bir parça olmaya aday fotoğraf makinanızın deklanşörüyle yakaladığınız kareleri fotoğraflarsınız. Bir fotoğrafçı için ulaşılabilecek en uç zirve budur. Can Ezgin                                                                                   Telif Hakkı Saklıdır

ESTETİK ve KURGU

Estetik, ideal neyse bir başka değişle ideal anlayış neyse o ideal anlayışı yapıta dönüştürme eğilimidir. Kurgu bize estetik arayışını estetik arayışı yani göze, beyne, kulağa, vs duyu organlarımızdan algıya ve algıdan kavramlara kadar uzayan süreçte evrensel uyuma yakın durmak için yön tayin etmemize yardımcı olur. Can alıcı kısma geldiğimizde "İnsan öğrendiği kadar vardır. Öğrendiğini uyguladığı kadarsa hazırdır. Artık tek başına hareket edebilir." Yani öğrendiğimiz kadarıyla bilgiye bilgi katar, bildiğimiz kadarıyla yol alırız. Ve evrenin o baş döndürücü hızına eşlik ederiz. Dolayısıyla nesneler bilindikleri taktirde bizim dünyamızda hak ettikleri yeri edinirler. Nesneyi tanımlama şeklimiz, yaşadığınız bölgede, şehirde, yörede gündelik hayatımızda yaşayan insanlara temas ediyorsa zihninizde bilgi düzeyinde kavranır. Can Ezgin    Telif Hakkı Saklıdır                                ...

ELİMİZDEKİ MUTLULUK

İnsanlar barınaksız ve açsalar tabi ki çalıştıklarının karşılığını alamıyorlarsa. Özellikle özel yaşantılarına müdahale ediliyor eğitim ve öğrenim vasat verimsiz çağ dışı anlayışlara kurban edilmişse. Tek taraflı mutluluğu savunamazsınız. Çünkü basit anlatımla küçük şeylerle mutlu olmaya çalışmak farkındalıkla mümkündür. Kaldı ki farkında olabilmeniz için kitap okuma alışkanlığı edinmelisiniz. Bunun dışında gözlemci ve araştırmacı olmanızda lazım ondan sonra küçük şeylerin değerini gerçekten kavrar hayatımızı başka insanların yaşantısına göre kıyaslamadan yaşamayı öğrenmiş oluruz. Yani mutluluk için elit olmak gerekmiyor. Elit insanların beklentilerini büyük mutluluklarını besleyenlerin mutlulukları o insanların iki dudağı arasında olması bir trajedidir. Can EZGİN  Telif Hakkı Saklıdır

AN ve AN MUTLULUK

Mutluluk kaçar gibi gitmiş. Bu diyarlarda mutlu olan insan sayısı nüfus ortalamasına göre ne kadardır acaba? Bende o mutsuz insanlar arasında yer almaktan gocunmuyorum. Aslında beni düşündüren küçük bir azınlığın saplantılı zevkleri için, yani kendilerini ayrıcalıklı görüp mutlu olmayı düşleyen elit tabakanın mutluluğu için o kadar insanın mutsuz olması kabul edilir olmadığı gibi insani açıdan kaygı vericidir. Çünkü, bu güzel topraklarda bizi mutsuz kılanlar bu toprakların bizleri bağrına basıyor olması olanlar adına elem vericiyken yeri geldiğinde her fırsatta mutluluğa gideceğimiz yolda bizlere rehber olacaktır.   Can Ezgin  Telif Hakkı Saklıdır                  

ÖZGÜR iÇGÜDÜLER

Özgürlük bir adım ötemizdeki pencereden, dışarıyı seyrettiğimizde, eşikten dışarıya bir adım attığımızda belki de kuşların kanatlarında başlıyor. Kim bilir? Doğadaki hayvanlar yaşamın kutsallığı hakkında bizden fazla şey algılıyor olmasın... Düşündürücü ve ilginç olurdu. Çünkü, bu zamana kadar her şeyi bildiğimizi sanıyorduk. Bildiğimizi sandığımız her şey ön yargılarımızın yansımasından başka bir şey değilmiş. Can EZGİN Telif Hakkı Saklıdır