Mekanik düşünceyi yadırgayacak değilim. Ama insanı nesne yerine koyan kapitalist sistemin insanın kendine yabancılaşmasına zemin yarattığını ve insanların önünde kronik sorunlara neden olduğu kanısındayım. Dolayısıyla her bir şeye üretim ve tüketim ilişkileri kavramalarından yola çıkarak yaklaşımlar sunarsak ruhumuzu dünyadaki güzelliklerden dünyanın diğer işleyişlerinden uzaklaştırırız.. Ve mekanik düşüncenin tamda göbeğinde yer alırız. Yaşadıklarımıza yalnızca ekonomik açıdan bakamıyorum. Beni ilgilendiren toplumların ruhsal dengelerinin bir kıvılcımla bozulmaya nasıl bu derce elverişli olduğu. Bakın yıllar önce dedelerimiz ninelerimiz ne yer ne içerlerdi? Şimdi biz neler yemekteyiz? Daha ne gibi yeni yeni alışkanlıklar edinmişiz? Nelerin kölesi olmuşuz? Ve nelerin etkisi altında kalıyoruz. Niçin kişiliğimizi yitirdik? Hangi çıkmaz sokakta kaldık? Dünyanın yarısı açken, bakımsız ve çaresizken bu zor koşulların insanlığı zombiye dönüştürüldüğünü görmemek için kör olmak gerekiyor. Biz bilimden mucizevi çözümler bekliyoruz.ve gelecekten umutluyuz. Öyle mi ? Toplumsal gerçekler hiçbir zaman bu kadar basit olamamalı. Ama düğmeye basmak basit.
Can Ezgin
Telif Hakkı Saklıdır
Yorumlar
Yorum Gönder