Bilgi araç mıdır? Bilimsel irade (çalışmalar) her türlü çatışmayı bir düzene sokar mı? Bilgili insan huzuru temin edebilmeyi başarabilmiş midir? Başarabildiyse, ne mutlu o bilgeye. Üstünlük çabası içinde olmayan ve bilgiyi salt, olduğu gibi sevebilen hatta kendisiyle, kendi kendine bu uğur da mücadele eden kişiye... Ama biz bilgiyi genel anlam da bunun için istemiyoruz. Bilgiyi, bir ayrıcalık mevki göstergesi, liyakat payidesi gibi görüyoruz. Kendi varoluşumuzla ilgili gerçek bilgiye kendimizden kurtulduğumuz vakit bir adımda olsa yaklaşmış olacağımızı düşünüyorum. Çevremize şöyle bir bakalım. Ne görüyoruz? Saymakla bitiremeyiz. Ama şunu en azından biliyorum. Düşten uyanacak mıyız? Düşler ülkesindeki saraylardan ve hükümlerden uyandığımızda ruhumuzu tabiatın ritmine verecek miyiz? Silahların gölgesinden kurtulacak mıyız? Her şeyimizi arkamızda bırakarak. Sevdiklerimizi bizi sevenleri karanlık güçlere hizmet eden köle ruhları, ruhumuzun derinliklerinde kulağımıza fısıldayan, bunlar senin senin diyen sesi duymazdan gelecek miyiz? Yani bilginin kaynağı olan tabiatın sesine ön yargısız ruhumuzu bırakacak mıyız? İşte bu gibi soruların berisin de salt bilgi, bilgiyi isteyenleri çağırıyor. İnsanlık için bilgi su gibi ihtiyaçtır. Bilgi yolculuğunda insanın sorduğu ilk genel soru biz nasıl ve hangi şartlarda var olduk. Yaşam döngüsü, tabiat nasıl kendini oluşturarak varlığa dönüştü? Bu noktada insanın yeri nedir? En son soruya vereceğimiz cevap, insanlık için hayati bir anlamı içinde saklıyor...
Can Ezgin
Telif Hakkı Saklıdır
Yorumlar
Yorum Gönder