Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İNSAN KAPANI

İnsan kapanı var mıdır? “İnsan kapanı insanların yeryüzünde bölge bölge hakimiyetlerini ilan ettikten sonra adım adım günümüze dek form değiştirerek gelmiş ve form değiştirmeyi de sürdürmektedir. İnsanlar göçebe toplumdan yerleşik topluma geçtiklerinde gelişigüzel yaşamdan düzenli yaşama geçmiş, merkezi otoriteyi iç ve dış tehditlere karşı güçlendirmek suretiyle yerleşik hayatın ilk temellerini atmışlardı.  Geçilen ilk yerleşik toplum düzenine başarıyla geçiş sağlayan toplumlara tarım toplumu denildi. Tarım toplumuna geçişi sağlayamayan göçebe kabileler zayıf ve korunaksız düştükleri için yerleşik düzene geçmiş toplumlar tarafından esir alınmış ve böylece tarihte bilinen ilk köle toplumu doğmuştur. Yerleşik toplumdan düzenli topluma geçişin ardından düzenli toplumun gelişimiyle köle tacirliği toplumların vazgeçilemeyen temel parçası olmuştur. İnsan kapanı günümüze kadar geçen toplumsal evrelerde form değiştirmiş niyet avcılığına, inanç avcılığına dönüşmüştü. “   Can...

SAATSİZ

Saatsiz için gerçek bulanıklaşmış netliğini kaybetmişti. Evet, kimdi saatsiz. Daha bu soruyu sorması çok erken değil miydi? Ölüm dedi saatsiz, nedir ölüm? Geri dönüşü olmayan kesinlik miydi? Neydi? Birden hayatın anlamsızlığı aklına takıldı çünkü bu soruyu yanıtlayacak eğil kimse yoktu en azından şimdilik.   Filler de öleceklerini hissedip ölüm vadilerine gittikten sonra ölümü beklerlermiş. Saatsiz bunları düşünürken birden ürpermişti. Ölümün korkulacak bir şey olmadığına düşünmüştü. Ama hala kafasında kocaman bir soru işreti olarak kalmıştı.  Neden kıyametin kopacağı konusunda her birimiz hemfikirdik? Neden düşüncelerimizin arkasına sığınıyorduk? Nedenler anlamsızlığa yelken açmışken.  Can Ezgin  Telif Hakkı Saklıdır                                                                     ...

SAATSİZ

Saatsiz düşünce dedi. Düşünce geleceği yaratma konusundaki en önemli unsurdu. Bunu nasıl göz ardı ederdik. Neredeyse insan olaylar üzerinde düşünerek kendini ve geleceği de  yaratıyordu. Sanki her şeyi un ufak ettikten sonra o küçük parçalardan tekrar bir gelecek yaratıyor. Bunun böyle olduğunu düşündüğü an içindeki tarifsiz korkuyla yüzleşiyordu. Beklide biz geleceğin bir parçasıyız. Yani insan geleceği yaratmak için vardı.    Can Ezgin  Telif Hakkı Saklıdır       

HAKİM ve BEKLENTİSİZ

Sessizliğin gün ortasın da ilkbaharın müjdecisi gibi çocuklar neşeli ve atiktiler, köyümüzün girişindeki patikadan aşağıya koşarlar, çığlıkları kulaklarımızın içinde çınlardı. Annem, o güzel yüzlü melek kalpli annem, patikaya bakan pencerenin mavi kanatlarını yeşil vadiye doğru açınca içeriye gün ışığı dolardı. Antrenin ortasına dikilmiş emirler yağdıran huysuz nenem “Hadisenize acıktım, açlıktan öldüm, karnım sırtıma yapıştı.” Diye seslenir, annemin başının etini yerdi. Her zaman ki gibi kahvaltı masası çoktan kurulmuştu. Geçmişin bilinç akışında kaybolan zaman kavramıyla çelişen mantık düzeyleri, annemin sırtındaki yükten ibaretti. Sevgi adacıkları henüz icat edilmemişti. İlkbaharla bir patikayı süsleyen kır çiçekleri, taze çimen kokusuyla güneşli bahar havası, ruhumuzdaki yükü bir anlığına azaltırken. Henüz hiç kimse annem kadar hayatına hakim ve beklentisiz değildi. Can Ezgin  Telif Hakkı Saklıdır