İnsana sevgi yakışır. Günümüzde yani endüstri çağında insan doğasında olan sevgi duygusunu üretim ilişkileri ile ifade ediyor. Evet sevgi işçisiyim diyebilmekle yetinmek ne acı. Ama görünen tablo ışık istemez. Halbuki şunun şurasında sevgi her yerde yüzünü açık eden bir duygu ve pozitif çekim alanı iken şu an insanlığın geldiği duruma bakıldığında bu endüstriel çağ insanı derinlemesine üretim ve tüketim koşullarının bir parçası yapmış durumda. Sevgiyle düşünebilmek. Sevgi, bir şeyi gereğinden çok istemek ya da ona bağlanmak mıdır? Eğer bağlılıksa neyin bizim için önemli olduğuna ve o şeyi seveceğimize nasıl karar vereceğiz. Belki de sevdiğimiz, bağlılık duyduğumuz şeyin ardında sürükleneceğiz. Burada yanlış olan bir şey var sürüklenmek, sürüklendiğimiz o şey bizim hakkımızda o an için yani geleceğimizle ilgili neyin doğru neyin yanlış olduğuna nasıl karar verebilir? Bugün endüstriel ilişkilerin temelinde insan için bu açmaz yatmakta. Her zaman olduğu gibi birleri yine bizim için neyi sevip sevemeyeceğimiz adına bir dizi öneriler sunmakta. Fakat diğer canlıların geneline bakıldığında onlar için sürüklenmek güdülenmek alt başlığını taşımakta. Onların güdülerini hayatla olan derin bağ yönlendirirken. Bizim duygularımızı (güdülerimizi) özünde yatan endüstirel bağlar sürüklüyor olabilir mi?
Can Ezgin
Telif Hakkı Saklıdır
Yorumlar
Yorum Gönder