Onlar döngüsel yalnızlığı doğuruyorlar. Yokluk, Bir yok oluş değildir. Bakıp görebilen sanatçılar, kendi kendilerini kendiliğinden yaratan kişilerdir. Öyle ki bu eylemleri sayesinde evrenin yaratıcı sürecinde yer almış olurlar. Sanatçılar, gözlerden uzak bir adada, nadir ve eşsiz çiçekler gibi doğanın o döngüsel ritminde farkında olmadan yer alırlar. Tabiat, o döngüsel yalnızlığı sanatçıların imgelerinde açığa çıkınca, tabiatın yaratıcı yönü fark ediliyor. Müzik ve ahenk, bakınca gördüğüm her yerde. Bu sesler, gözümün önünde eşsiz tablolara dönüşüyor. Düşünmüyorum, sadece görmeye çalışıyorum. Estetik kaygılar ikinci planda kalırken, renklerin armonisi bütünlük çerçevesinde tablonun içinde dans ediyor. Müzik eşliğinde dans eden tabloların geçişi içindeyim. Bu geçişler karşısında büyüleniyorum. Biçim, müzik eşliğinde renklenirken dans ediyor. Sonra, gerçekleri kulağıma fısıldayan resmin dokularıyla kendime geliyorum. Biçim ve şekilden çok sonra, çiçeklerin dokuları dikkatimi ç...