İhanet kuşları, dalların arasında uzun uzun konuştular, tartıştılar. Kimileri gagalarını sertçe tıkırdattı. Ortalık giderek hararetlenirken, içlerinden biri öne çıktı.
"Nasıl olur? Adımızla ters düşmüş olmaz mıyız? Bize ihanet kuşları diyorlar, hainlik bizim işimiz!" dedi.
Kafası karışan, aklı başında görünen orta yaşlı bir kuş, kanatlarını çırpa çırpa kalabalığın önüne geçti.
"Açılın, açılın!" dedi. "Madem adımız ihanet kuşu, ben de bu sefer öyle bir ihanet edeceğim ki aklınız başınızdan uçacak, gaganız uçuklayacak!"
Kalabalık, şaşkın bakışlarla bekledi.
"Ne yapacağım hakkında fikri olan var mı?" diye sordu. Fakat ne bir yanıt geldi ne de bir hareket. Sadece meraklı gözler, onun cevabını bekliyordu.
İleri atılarak fikrini açıkladı:
"Artık ihanet etmektense toprak yerim daha iyi!"
Şaşkınlık sessizliği kısa sürede amansız bir uğultuya dönüştü. Kuşlar birbirlerine baktılar, kiminin gözleri kısıldı, kiminin tüyleri kabardı. İçlerinden biri, asabiyetiyle bilinen bir kuş öne çıkıp öfkeyle bağırdı:
"Nedir bu komedi? Sen hani hainliğin alasını yapacak, bize örnek olacaktın? Nedir bu kepazelik?"
Orta yaşlı kuş keskin bakışlarını çevirerek sakin bir sesle konuşmaya devam etti:
"Aslında tam da bu noktaya temas etmek istemiştim. Hain kuşlar, bir de madalyona tersinden bakın. Eğer ben toprak yersem size ihanet etmiş olacağım ama adımıza değil. Çünkü bizim ihanetimiz artık sıradan bir ritüele, değişmeyen bir kurala dönüştü. Oysa ihanet olduğu sanılan dayatılan normları sorgulamaktır. İşte ben tam da bunu yapıyorum."
Kalabalık bir an için duraksadı. Bazıları ne dediğini anlamaya çalışırken, bazıları öfkelenmeye başladı.
"Biz kim olduğumuzu unuttuk mu?" diye bağırdı genç bir kuş. "Biz ihanetin doğduğu yeriz!"
Fakat yaşlı bir kuş, gözleri derin düşüncelere dalmış hâlde hafifçe mırıldandı:
"Demek ki asıl ihanet, onların anlayışına göre, olması gerekeni açıkça ifade etmek ve sevgiyle doğru olanı söylemekti..."
Ortalık bir an için sessizliğe gömüldü.
O günden sonra kuşlar arasında fikir ayrılıkları başladı. Kimileri eski düzenin devamını savunurken, kimileri de ihanetin özünü yeniden düşünmeye başladı.
Zamanla kuşlar, sadece ihanetin ne olduğunu değil, aynı zamanda onun ne olabileceğini de sorgulamaya başladılar. Toprağa inmek, belki de gerçek özgürlüğün ilk adımıydı. Kuşların bir kısmı, geleneksel ihanet anlayışını savunarak bu düşünceyi reddettiler; ancak diğerleri, bu yeni bakış açısının onlara daha fazla alan ve daha derin bir anlam sunduğunu fark etmeye başladılar. İhanet olarak görülen bu eylemlerin özünde, bakış açımızla olanı olduğu gibi görmek ve açıkça söylemek vardı.
Can Ezgin
Telif Hakkı Saklıdır
Yorumlar
Yorum Gönder