Toplumsal işleyişlerde insanı tanımaya çalışmalı ve bilmeliyiz. Toplum bir makineyse insanda o makinenin ürettiği ürün gibi nitelenebilir. Peki, toplumun mekanizmalarını bir araya getiren nedir? Kimileri için bu tarihsel bir evrim ya da evrilme sürecidir. Yani uygarlık tarihi, devrimler tarihi ve bunların başını çeken iktidar mücadelesi içinde olan kitleler arasındaki çekişmelerden doğan ilişkiler. Toplumun mekanizmaları sınıf kavramı içinde netlik kazanır. Sınıflar arasındaki geçişleri rekabet arenasında buluşturansa çatışmadır. Çatışmayı doğuran insanların temel ihtiyaçlara erişim şekildir. Ve her sınıfın kendi içinde ve çevresindeki iktidar nesneleridir. Kalite, marka, ve semboller ayrıcalıklı olma ihtiyacından kendini güven halkası içinde görmeye kadar uzanır. Şimdi ve gelecek güvencesi gibi. İnsanlar kendilerini gelecekte güven içinde görmek bir yere ait olmak için şimdiyi riske edebilir. Sınıfsal çatışmalar mekanik dünya görüşünü temellendiriyor. Ekonomi en önemli payededir. Daha doğrusu üretim ilişkilerinde arz ve talep belirleyici etkendir. Ekonominin bu koşulları fiziksel ve biyolojik formlarında incelenmesiyle daha farklı alana taşınabilir. Dünyanın toplum ve insan anlamındaki tarihi akışını bu basit denebilecek fakat gerçekten girift olan sarmal yapısını farklı görüşlere dayandırarak açıklayanlar olmasıydı gelişmeler fikir düzeyinde olmaz kısır döngü içinde tekrar eden bir şey olurdu. Ve gerçek devrimlerden söz edilemezdi. Devrimler, yenilikler bir çok alandaki gelişmeler hayal olurdu. Şu anda Mars'a ayak basmayı hayal dahi edemezdik. Biz Mars'a ayak bastığımızda dünya nüfusu dörtte iki küçülüyormuş. Evet sözün bittiği yerde şunu söyleyerek sözlerimi bitirmek istiyorum. Tin, felsefi anlamda demek istiyorum. Mekanik dünya görüşüne karşıt bir ifadeye dikkat çeker yani nesnel etkileşimlerin daha henüz algılayamadığımız ama o nesnel etkileşimlerin öncesinde ve sonrasında insanın yer aldığı komplike bir şey... Tin.
Can Ezgin
Telif Hakkı Saklıdır
Yorumlar
Yorum Gönder