Ana içeriğe atla

Kayıtlar

UYGARLIĞIN YOLUNDAKİ İNSAN

    İnsanca yaşamaya çalıştığımız bu dünyanın neresinde ve nasıl yaşamaya çalışmalıyız? Sorusunu  her birimiz belki de yüzlerce kez kendi kendimize sormadan edememişizdir. Böyle bir sorunun cevabını çevremizde aramaya başladığımız andan itibaren uygarca yaşayabilmenin eşiğinden insanlığa doğru nesiller boyu süregelen yolculuğumuza fiilen başlamış oluruz. Görüldüğü üzere uygarlığın temeli insanın varlığıyla ve insanların bir arada topluca olmaları sonucunda çevremizin imarı ve geleceğimize yön verebileceğimiz şekilde zaruri ihtiyaçlarımızı üretip tüketmek amacıyla atılmıştır. Uygarlığın temeli hayati gereksinimlerimizi üretmek amacıyla doğmuş olsa bile sanat ve eğitim, uygarlığın ayakta kalarak gelişmesi için önemli unsurlar olmuştur.  Bu nedenle sanatın, eğitim ve öğretimin niteliklerini gelecek nesiller için kavramamız, toplumumuzun gelişerek büyümesi adına gereklidir.        Telif Hakkı Saklıdır     Varlık ve İnsan     ...

SAATSİZ

Saatsiz yol dedi. Fakat geri dönüşü zaman zaman iç dünyasında yer alan hatıralardan başka bir şey olmayan bu yolculuk. İstem dışı bir tepkime sonucu dünyanın belli belirsiz köşesinde alev almış ve ağır ağır yanan bir ateş gibi sonu geldiğinde tükenecekti. Yolculuk her birimiz için aynı tepkimelerle başlamış fakat başka başka şartlar altında sürmekteydi. Bu yolculuk büyük bir şey için yapılmaktaydı. "Yola çıkan yolcu, amacını bilseydi yolculuğun bir anlamı kalmazdı..." Böyle dedi saatsiz. O nedenle hayaller ve düşler saatsiz için sıradan şeyler değildi. Orada olmakta olan oluşumun amacı gizliydi. İnsan basit bir canlı organizma değildi. Sadece şimdilik böyle bilinmesi, algılanması lüzum görülmekteydi. Dünyaya egemen olacak olan insan değil onun fikri, düşüncesi ve ruhuydu.  Düşlerimizde ve vazgeçemediğimiz hayallerin kökeninde bu saklıydı. Hiç mutluluk nedir yaşamamış kişi mutluluk özlemiyle yanıp tutuşuyor ve mutluluğu atmak için yol aramayı aklından çıkarmıyordu. "Nedir...

NİÇİN GEZGİNLER

Niçin gezginler düş kapısının anahtarını taşımayı kabul etmişler? Kırgınlıklar, hayal kırıklıkları ve sonsuzluk. Düşlerimiz sis perdesi ardına saklı. Ciddiyetsizlik ve sonsuzluk. Bu yüzden düş gezginleri ciddiyeti elden bırakmamışlar. Pes etmek mi? Ne olduğunu ve neler olduğunu bilmediğimiz bu hayat kuşağı da yolculuğun başını çeken gezginler her şeyden çok güvendikleri düşlerini hiç salık vermemişler. Bir gezgin gerçekten düş gezginiyse her zaman mucizelere tanıklık etmiştir. Çünkü, kısır döngüden başka bir şey olmayan medeniyetin ortasına kendilerini atarak düşlere kucak açmışlar. Çocuksu meraklarının peşinden giderek her gün her saniye gözden kaçan mucizelere doğada tanıklık etmiş ve etmekte olan ruhlarını da kendilerine rehber edinmişlerdir. Düşlere kucak açmak bir karşı duruş, yalanlarla örülü ikiyüzlü dünyamıza gizli bir meydan okuyuştur. Gezginin saf, arı düşleri. Saflık, güzellik düş gezginlerine kalmıştı. Onlar düşlerinden vazgeçmedikleri sürece saf güzellik tekrar ha...

SAATSİZ

Önceden bu şeylere hayatın cilvesi der geçerdik. Nede olsa beklenmedik olaylar kapımıza her zaman bir sürprizle geliyordu. Günleri, haftaları, mevsimleri ve yılları su gibi ezberlemiş yolumuzda yürüyor bir döngünün içinde de yer aldığımızı biliyorduk. Saatsiz birden her şeyin son bulacağı dakikaya kitlenmişti. O dakikada saatsiz aklının köşesinde biriktirdiği sözcükleri kelime dağarcığından yıldızlara doğru fırlattı. Gökyüzü birdenbire sözcüklerin ışık hızıyla koşuşturduğu havai fişek gösterisine dönüşmüş bir şölen havasında bambaşka boyutlara açılan kapıları aralamıştı. Döngünün bu kapıların aralanmasıyla kırıldığını gören saatsiz, sözcüklerin yer değiştirdiğine şahitlik yaptığını fark etti. Zamanında ötesindeki ıssızlığa karıştığı gibi yokluğun içine düştü. Burada her şey varlıktan yokluğa geçiş yapıyordu. Saatsiz duraksadı ve dilini ısırdı.  "Aman Tanrım buda nesi herhalde çıldırmış olmalıyım. Kapıdan içeriye giriş vardı, çıkış yoktu. Ruhum yokluğa karışırken varlığa bürünüyor....

SEYREK SEVDALAR SAĞLAM ADIMLAR

İnsan kendi ayakları üzerinde yürümeye başladığında ne zaman kendi yolunda yürümeye başlar? İnsan bal arısı gibi her bir şeyden görgüyle bilgi edinmeyi arzular. Sevginin, nefretin binbir türlü çeşitli olduğu gibi hüznün ve sevdanı da binbir türlü çeşitti vardır. O nedenle herhangi bir yolculuğa çıktığınızda siz yola uyum sağlamak zorundasınız. Hiçbir yolun yolcuya uyum sağladığı görülmemiştir. Tıpkı denizin ortasında azgın dalgalara kapılmış yüzmeye çalışan insanın dalgalarlara göre kulaç atması gibi ya da bir kuşun rüzgara göre kanat çırparak gökyüzünde süsülmesi gibi sizi de yol gideceğiniz yere götürecektir. Siz yeter ki sağlam adımlarla kendinizden ve sevdalarınızdan yola çıkın. Zamanı geldiğinde yol size yolcu olduğunuzu, bir sevdaya sevdalanmanız gerektiğini, ya da bir şey ruhunuzun derinliklerinden bunları fısıldayacaktır.   "Hepimizin görevi yeni nesillere, gelecek kuşaklara kol kanat olacak sevdaları taşımasını bilmektir." Can Ezgin    Telif Hakkı Saklıdır...

GÜZELLİK ve RUHSAL DENGE

İyisi mi bırakalım bir çok şeyi. Mesela günlük kederlerimizi, ya da telaşlarımızı, bunlara bağlı hırslarımızı, ihtiraslarımızı yıldızlara bırakalım sevdamızı, uzaklara... Tutkularımızı, aklımızı kısacası ruhumuzun tutunduğu duygulardan sıyrılalım; her şeyden kopup bırakalım çevremizdeki şeyleri. Tıpkı onlar gibi şuursuz, bir yağmur damlası misali toprağa düşelim. Berisini ilerisini düşünmeyelim. İyisi mi nefes aldığımızın farkına varalım. Ve olduğumuz yerde kalalım. Tıpkı bir ağaç gibi, olduğumuz gibi. Can Ezgin     Telif Hakkı Saklıdır                                                                                         

ÇATIŞMA

Yolunda giden şeyler sessiz, sakin ve dingin iken neden?... Evet bir şeyler yolundayken neden sonra gürültü, kargaşa ve huzursuzluk doğar... Gürültü, kargaşa ve huzursuzluk çarpışmanın eseridir. Her gün, her dakika kavrayamadığımız zamansal hareketlenmelerin içerisinde çarpışma maddenin en küçük yapısal hareketini ve devinimini her türlü mekânsal boyutta işletiyor. Çünkü, çarpışma aynı zamanda bölünmeyi meydana çıkaran en önemli eylemdir. Çarpışmadan sonra neler olabileceği belirsizdir. Sessizlik, sakinlik ve dinginlik belirginlik sonucudur. Diğer durumlar her türlü olasılığı içinde taşır... Can Ezgin  Telif Hakkı Saklıdır