Ana içeriğe atla

FELSEFEYİ YAŞAMAK


11. yüzyılda Anadolu da başlayan toplumsal çalkantılar belli alanlarda düşünürlerin çıkmasına vesile olmuştur. Bu süreç 14. yüzyıla kadar devam etmiştir. Düşünür grafiğine baktığımızda bu yüzyıllar arasında özgür düşüncenin sağlık alanında filizlendiğini ve toplumsal düşüncenin de dogmatik anlayışın dışında gözlem ve metotlara dayandırıldığını görüyoruz. İbn Rüşd, İbn-i Haldun, bu düşünür ve filozoflardır. Bu dönemde yeryüzündeki ilahi düzen yıkılınca o zamanki savaşlar, kıtlık, iktidar çekişmeleri ve hastalıklar insanları kader düşüncesinden soyutlar ve hayatta kalma mücadelesi içine iter. Gerçekler yalanları su yüzeyine çıkarınca hiçbir şeyin anlatıldığı gibi olmadığı anlaşılır. Bu süreçte toplumsal devrim gerçekleşmese de bazı kişilerde iç devrimi tetiklemiştir. İbni Sinan'na günün birinde Aristo'nun kitabını alır. Bir kaç defa okur ondan sonra anlar. Anladığındaysa çok mutludur. Kültür etkileşimdir. Etkileşime açık toplumlar farklı görüşte olan insanları bir araya getirir. İletişim kültürün temelinde vardır. O nedenle dünya ticaret merkezi haline gelen yerleşim alanları Enformasyon ağını meydana getirir. Dolayısıyla o dönemlerde Endülüs Emevî Devleti İspanya'da bu duruma vesile olmuş kültürler arasında kaynaşmayı doğurmuştur. Felsefe dünya için gerekli. İnsan için gerekli, gelecek nesiller için gerekli ve önemlidir. Felsefe olmayınca yeni dünyada enformasyondan söz demeyiz. Evet bilgiyi eskiye göre daha çabuk temin ediyoruz. Çağımız insanı anlaşılmayı mı bekleyecek? Yoksa anlamaya mı gayret edecek? Edecekse felsefe önceliğimiz olmalı. Ve iç devrim dış devrime vesile olacaksa yaşanılabilir bir dünya bize bırakmalı. İç devrim yıkımla başlar. Ve öğrenme arzusuyla yolunu bulur. Felsefeyi desteklemek her açıdan insan aklını ruhunu özgür kılar. Ve İçimizde biriken yaşam enerjisi aydınlıkla tanışır.

Can Ezgin

Telif Hakkı Saklıdır                                                                                 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEMOKRASİ İÇİN KİLİT UNSURLAR

Basın, kamusal alanda doğru bilgiye erişimi sağlayarak demokratik süreçlerin sağlıklı işleyişi için kritik öneme sahip toplumsal bileşendir. Özellikle toplumsal ya da politik krizlerde basın, kamuoyunu bilgilendirerek halkın doğru kararlar almasına yardımcı olur. Basının özgürlüğü, demokratik değerlerin korunması ve halkın bilinçli bir şekilde kararlar alabilmesi için temel bir hak olarak kabul edilir. Ancak, basın mensuplarının hatalı haber yapması durumunda dahi onları suçlamak ve hedef göstermek, demokrasiyi tehdit eder. Basına yönelik suçlamalar, yalnızca basının özgürlüğünü sınırlamakla kalmaz, aynı zamanda halkın özgürce bilgi edinme hakkını da engeller. Bu nedenle, basın mensuplarına yönelik baskılar, hem toplumu bilgilendirme işlevini zedeler hem de demokratik süreçleri tehlikeye atar. Bağımsız ve demokratik toplumlarda, gerçek suçlular adalet önüne çıkarılmalıdır. Toplumları yönetenler ve güç sahipleri, hukukun üstünlüğüne saygı gösterdiklerinde ve suçlular adil bir biçimde y...

BERMUDA ŞEYTAN ÜÇGENİ'NDE DENGE KÖŞE

Masanın ortasında üç büyük harita yer alır: Ukrayna, Ortadoğu ve Güney Asya.  Ortadoğu’daki çatışmalar ve Güney Asya’da patlak veren Hindistan ile Pakistan arasındaki savaş, küresel krizlerin oluşturduğu Bermuda Şeytan Üçgeni'nin son köşesini tamamlar. Bu jeopolitik üçgen, çatışma ve belirsizliklerin merkezi olarak adlandırılmıştır. Diğer gölgede, Güney Asya haritası odanın karanlık ve belirsiz bir noktasında durur; Ortadoğu'nun haritası ise biraz daha belirgindir. Bir perde, arka planda denizlerin gümbürtüsünü ve uğuldayan rüzgârı temsil eder. Kapıdan içeriye, zaman zaman bir kâhin ya da bir anlatıcı gibi bir figür girer. Anlatıcı (derin bir sesle): Bermuda Şeytan Üçgeni’ne adım atıyoruz… Fırtınalar arasında kaybolan gemiler gibi... Bir yanda Ortadoğu'nun kudretli, yakıcı sıcaklığı, diğer yanda Ukrayna'nın fırtınalı kışı… İki köşe, her biri farklı bir dünya, farklı bir zaman dilimi... Ama hepsi bir şekilde birbirine bağlı. Denge, her iki köşede de bir sırrı barı...

BERMUDA ŞEYTAN ÜÇGENİ: DÜNÜ VE BUGÜNÜ

Dünya bazen karmaşık bir labirent gibi hissettirir. Ülkeler ve insanlar, çıkar çatışmalarının ve tarihsel yaraların ortasında savrulurken, sanki görünmez bir güç bu karmaşayı daha da derinleştirir. Bugün dünya, yeni bir Bermuda Şeytan Üçgeni'nin kıskacında. Bu üçgenin köşeleri; Avrupa'da Ukrayna Savaşı, Ortadoğu'da bitmek bilmeyen çatışmalar ve Asya'da Hindistan ile Pakistan arasındaki gerilimle şekilleniyor. Bir yanda toprağın, diğer yanda inancın, öte yanda ise kimliğin savaşı... Hepsi bu üçgenin içine çekiliyor.  Tarihsel Arka Plan: İmparatorlukların Çöküşü ve Modern Bermuda Bu çatışmaların köklerini, imparatorlukların çöküşünde buluyoruz. Avrupa’da çatışma kökenleri, Osmanlı, Avusturya-Macaristan ve Rus İmparatorluklarının yıkılışıyla şekillendi. SSCB'nin dağılması, Ukrayna krizine zemin hazırlayan sınır ve kimlik sorunlarını derinleştirdi. Ortadoğu ise kolonyal mirasın yükü altında kaldı. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve Batılı güçlerin müdahaleleri, etnik v...