Bu ışıkta ne göremiyorum? Gözlerim, her şeyin ötesinde bir şey arıyor, ama aradığımı bulamam. Çünkü burada, bu ışıkta, sadece hissedilen vardır. Hissettiğim şey, yön duygumun belirteçleri. Dalgalar içindeyim ama onlar görünmeyen dalgalar. Vücudum bir kadırga, içimdeki ışık ise bir deniz feneri gibi yönümü gösteriyor. Ben Kaptanım! Ne rotam var, ne de rüzgarla bir derdim. Tek derdim kendim. Bilgelik ateşiyle yanan bir yolcu, dalgaların arasında kaybolan bir varlık. İskenderiye Deniz Feneri. O ışığın içinde kaybolan ben, bilgelik yolculuğunun delicesine tutkusunu taşıyorum. Dalgalardaki kırılmalar içimdeki ateşi alevlendiriyor. Bense kendimi bulmayı bırakalı çok oldu. Kendimi aramıyorum çünkü bir kez kendimi bıraktım. İnsanlar bırakmanın ne demek olduğunu bilmezler. Ölmeden, gitmeden, hele ki terk edilmeden bunu asla anlayamazlar. O ıslığın söylediklerini duyarlarsa tanırlar. Dinlerler, dinlerler... Albatros ne rota derdindeyim, ne de rüzgarla bir derdim var. Tek amacım, tek derdim kendi...