Yaşamsal gereksinmelerimizi kişisel duygularımızdan ayrı tutmamız yanlış mı? Hayır. İnsanın önüne her zaman seçenekler çıkar. Fakat nedendir bilinmez. İnsan, her zaman bu seçenekler arasından iki tanesinden birini seçmek zorunda kalır. Kendi öyle sanır. Aslında seçmek zorunda da değildir. Doğruluk, ilkeli olmak ve bu ilkeleri sonuna kadar insanları incitmeden, baskılara boyun eğmeden yaşatabilmektir. Karşılıklı anlaşmak ve uzlaşı sağlamaktır. Doğruyu şartlar belirlediği gibi doğruyu yaşatmamız gerektiği anlayışı ile savunmaktan çekinmemeliyiz. Yani, zamanla ilkeler gelişir ve değişir. Niçin? insanların düşlediği sevgi, kardeşlik ve dostluk için... Dolayısıyla sadece öz çıkarını düşünen bir kimseden ilkeli davranması beklenemez. O zaman soyut ve güzel duygularımız hayatımızda karşılığını hiç bir zaman bulamaz... Sevgi, kardeşlik ve dostluk unutulur ve başka bir zamana kalır... Çünkü, o duygular insanlar tarafından her ne kadar unutulmuş olsa da henüz bizi terk etmemiştir, her ne kadar biz, terk ediyor olsak bile... Bir çok insan sever; sevdiğini sanır. Bir çok insanın kardeşi vardır; kardeşinden nefret eder. Sevgi çabayla, kardeşlik yaşanmışlıkla karşılığını bulur. Öz çıkar birbirini karşılar. Bütün sorun hayata nereden baktığımızla ilgili. Dolayısıyla hayatın hangi tarafını görünür kıldığımızla ve nelerin üzerini kalın bir örtüyle örttüğümüze bağlı. Yani, yaşama hakkımız varken, birbirimize yaşam alanları tanımıyor ve çok görüyorsak, yansımalar içinde sadece ve sadece yalanlarımızla baş başa kalırız...
Can Ezgin
Telif Hakkı Saklıdır
Yorumlar
Yorum Gönder