Uzun ve zahmetli yolculuklara çıktığımızda, gerçeğin rüzgârıyla yol almaya başlarız. Bu yolculuklarda, gezip gördüğümüz her şeyin bir bir peçesi kendiliğinden kalktıkça, nesnelerin yüzeyinde görünen şeylerin ötesine geçmeye çalışırız. Tabiatı kavrayışımızdaki engeller (yanılsamalar ve inançlar) gerçeğin doğasını gizler. Bu perdeler açıldığında, tözde saklı olan en derin anlamı (özü) keşfederiz.
Madde, bu yolculukta
bir kapı gibi yüzeydeki yanılsamaların açıklık kazanması için bir geçit işlevi
görür. Böylece maddenin temel doğasını (tözü) anlamaya yöneliriz. Aynı zamanda
bir köprü olarak, bizi maddi dünyanın ötesine, daha derin bir anlayışla gerçeğin anlam dünyasına taşıyan bir araçtır. Bu durum sadece anlayışımızı
kavrayışımızla tamamlayan bir geçiş noktası değil, aynı zamanda madde etki
yaratan sürecin kendisidir. O, şekilleri biçimlendirir, varlıklarını etkiler ve
düşünceler sürece dahil olur. Böylece kendi doğasında bir etkiyi taşır ve bu
etki, her adımda bireyi yeni bir farkındalığa, yeni anlayışlara götürür.
Bu süreçte, en
çarpıcı gerçekle yüz yüze geliriz: Masumların kanı döküldüğü zaman her şey
kıyameti yaşar! Kuruduğumuz hayallerin peçesi yırtılır ve geriye kalan her
şeyin maskesi düşer. En derinlerde, tözü kavrayışımızdaki özü gizleyen
gerçeklerle yüzleşiriz.
Can Ezgin
Telif Hakkı Saklıdır
Yorumlar
Yorum Gönder