İlkel içgüdüler, bastırılmak için değil, yaratıcı yapılarla doğru şekilde bütünleşmek için vardır. Sanat, bu öz duygulara ışık tutarak, onları yıkıcılıktan çıkarır ve doğurgan bir güce dönüştürür. Dünya artık kabuk değiştirmek zorunda. Bu değişim, yüzeydeki sıradan bir dönüşümden çok daha fazlasını gerektiriyor. Bütün bir insanlık, bakışını nereye çevireceğini ve kulağını neye vereceğini öğrenmeli; çünkü gerçek, çoğu zaman yüzeysel ve yalın olanın hemen yanı başında sessizce bekler. Eskiden tutunulan kısıtlayıcı algılar ve bağımlı ilişkiler bir kenara bırakılmalıdır. Karşılıklı anlayış, yozlaşmış ilişkilerin ve tek taraflı ilkelliklerin önüne geçebilir. Gerçek değişim, yalnızca insanların yüzeysel düşüncelerine değil, kalpten gelen merhametle yoğrulan iç dünyalarına da seslenir. Anlayışa dayanmayan merhamet, yüzsüzce sırtını güce yaslar; ve bu güç, doğası gereği seçim ve karar anlarında kendini gösterir. Bu yüzden, merhameti doğuracak seçimlerden ve kararlardan kaçınmamalıyız. Aksi ha...